SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 579 >>

بَاب إِذَا صَلَّى فِي جَمَاعَةٍ ثُمَّ أَدْرَكَ جَمَاعَةً أَيُعِيدُ

57. Cemaatla Namaz Kıldıktan Sonra Başka Bir Cemaata Yetişen Kişi Yeniden Kılar Mı?

 

حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ يَعْنِي مَوْلَى مَيْمُونَةَ قَالَ أَتَيْتُ ابْنَ عُمَرَ عَلَى الْبَلَاطِ وَهُمْ يُصَلُّونَ فَقُلْتُ أَلَا تُصَلِّي مَعَهُمْ قَالَ قَدْ صَلَّيْتُ إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَا تُصَلُّوا صَلَاةً فِي يَوْمٍ مَرَّتَيْنِ

 

Meymune'nin mevlası Süleyman b. Yesar'dan; demiştir ki; Belat'a, İbn Ömer'in yanına geldim. Onlar (Belatlılar) namaz kılıyorlardı. İbn Ömer'e: Onlarla birlikte namaz kılmıyor musun?" dedim.

 

Ben namazımı kıldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i; "Bir namazı bir günde iki defa kılmayınız" buyururken işittim, dedi.

 

 

Diğer tahric: Belat: Medine'de bir yerin ismidir. Mescidle çarşının arasına düşer. Bu kelime aslında yere döşenen bir çeşit taşın adıdır.

 

AÇIKLAMA:     Anlaşıldığı üzere Süleyman b. Yesar, Belat denilen yere vardığında, o muhitin ahalisi namaz kılmakta oldukları halde İbn Ömer (r.a.) namaza iştirak etmeyip bir kenarda oturmakta imiş. Süleyman b. Yesar bu durumu yadırgayıp niçin onlarla namaza durmadığını sormuş; o da soruyu Hz. Peygamber (s.a.v.)'den "Bir günde bîr namazı iki kere kılmayınız" hadisiyle ce­vaplandırmıştır.

 

İlk bakışta bu hadisle, önce geçen hadisler arasında bir çelişki varlığı zannedilmektedir. Çünkü o hadislerde, evinde namazını kılan kişi bir cemaata eriştiği takdirde, cemaatle birlikte namaz kılmaya teşvik edilmektedir. Bu hadis ise, bir namazın aynı günde iki defa kılınamaya­cağını ifade etmektedir. Varlığı zannedilen bu çelişki şu şekilde izale edilebilir:

 

Önceki hadislerdeki; cemaata erişildiği zaman kılınacak olan ikinci namaz, kılınmış olan farz namaz değil, nafiledir. Gelen kişi, insanlar namaz kılarken oturmamak ve elde edemediği cemaat sevabına nail olmak için na­maza durur. Bu kıldığı ikinci namazı nafile olur. Bu hadiste men edilen ise, aynı farz namazı, farz niyetiyle iki defa kılmakdır.

 

Üzerinde durduğumuz hadisdeki ikinci namazı, farz niyetiyle kayıtlamadan mutlak olarak anlamak da mümkündür. O zaman, bu hadisin, önce­ki babta geçen ve evinde namazını kıldığı halde, yetiştiği cemaata uymaya teşvik eden hadislerle tahsis edildiğini söylemek gerekir. O zaman nehiy baş­ka birşey için olur ki o da; önceden kılmış olduğu bir namazı münferid ola­rak iade etmektir.

 

İbn Hacer şöyle der: "Namazını kılıp da, münferiden onu iade etmek isteyenin namazı bize göre caiz olmaz. Çünkü aslolan; iadenin caiz olma­yışıdır. Ancak hakkında delil olan yerlerde iade caizdir. Delil de, sadece cemaatle iade konusunda varid olmuştur."

 

Namazım kılan kişinin; rastladığı bir cemaata tekrar katılıp onlarla na­maz kılması mes'elesinde iki hal sözkonusudur. Bunlar:

 

1. Namazını daha önce tek başına kılmış olabilir. Bu konudaki ahkam önceki babda geçmiştir.

 

2. Namazını daha önce cemaatla kılmış olabilir.

 

Farz namazını cemaatle kılan kişinin, ikinci bir cemaate rastladığı za­man onlarla birlikte namaza durup duramayacağı konusunda mezhepler farklı görüştedirler.

 

Malikilere göre; Namazım cemaatle kılmış olan kimse, aynı vakitte başka bir cemaata uyamaz. Bunlar; önceki babda geçen: "Mescide gelip de insan­ları namaz kılar gördüğünde, namazını kılmış da olsan onlarla birlikte kıl!" manasındaki hadisi, vakit namazını tek başına kılmış olması haline ham­letmişlerdir.

 

Hanbelîler; vakit namazını ister cemaatle, ister tek başına kılmış olsun yetiştiği cemaatle tekrar namaz kılmanın cevazına kaildirler.

 

Şafiîlere göre de; her halü karda ikinci cemaata uyup namaz kılmak müstehaptır.

 

Hanefîlere göre; evinde tek başına namazım kılan kişi öğle ve yatsı na­mazım bilahere rastladığı cemaatle birlikte kılar. Diğerlerini kılmaz. Bu na­mazları cemaatle kılmrş olan kişinin daha sonra ikinci bir cemaata yetişmesi halinde onlarla birlikte bir daha kılıp kılmayacağı konusunda Hanefilerin görüşünü tesbit edemedik.